Küresel sömürgeci ve tefeciler bir ülkede iki gücü ele geçirerek talanlarına süreklilik kazandırırlar.
✓ Birincisi toplumun parasını yöneten erki ele geçirmek yoluyla kendi çıkarlarına uygun yasalar yaptırarak bu vurgunu hukuka uygun hale getirirler. Yetki erkinin kendi lehlerine sonuç vermesi için de yine siyasi partiler yasası sayesinde partilerin başına kendi adamlarını getirerek ve bu kişileri medya ile çare olarak sunarak halk algı operasyonları ile kandırılarak sonuç alırlar. Bu yöntem hiç değişmez. Oyun değişmesin diye zaman zaman yıpranan oyuncular kullanılır atılır yenisi halka onaylatılarak meşruluk kazandırılır. Her seçim bu rezaleti meşrulaştırmanın bir aracıdır.
✓ İkincisi paranın biriktiği ve tehdit gücü olarak kullanılan oligarkları ele geçirmek yoluyla değişen her yönetimi hizaya sokarlar. Bunlar her dönemde kendilerine özelleştirme ile müşteri yapılan halkı soyarak güçlerine güç katar ve göbekten bağlı oldukları küresel abilerine kaynak transferi yapmak adına işbirlikçi rolünü oynarlar. Bu oligarkların içinden en iyi işbirlikçi veya sadık olan holdingleri kullanmayı tercih ederler. Ülkemizde bu holdinglerin kimler olduğunu bilmeyen kalmadı.
Din adına tarikat ve cemaatleri ise ezen ve sömüren yasayla korunan ayrıcalıklı sınıfların asalaklığını toplumu cahil bırakarak ve hallerine şükretmelerini sağlamak cennet ödülü ve cehennem tehdidi ile kandırarak itiraz etmemeleri bu düzeni yıkmamaları konusunda toplumu telkin etmek adına bir tampon görevi yaparlar. Bir holding sahibinin 12 Eylül askeri darbesinin ardından Kenan Evren’e eğitimin din düzeyine düşürülerek halkın cahil bırakılmasını telkin etmesi ve her konuda bu darbeciye destek vereceğini mektupla yazması bunun ortaya çıkması bunun en büyük ispatıdır.
Bütün bu gerçekleri halkın öğrenmesini engellemeye yönelik çabaları yine yasa ve sosyal ağları, medyanın tümünü kontrol ederek yaparlar.
Bunun dışında kalan herkes bu sömürü düzeninden nemalanmak istiyor ise bunlara hizmet etmek zorunda bırakılır ya da açlığa, yokluğa, işsizlik vb muhtaçlıklar ile tehdit edilerek gerçek gücün ortaya çıkması engellenir.
Düşük gelire mahkum bırakma sebepleri de budur. Asgari ücretin ne kadar olacağına, emekli memur ve işçi maaşlarına yapılacak zam oranlarına kadar hepsine küresel sömürgeci güçlerin hizmetinde olan yönetim erki ve oligarklar karar vermektedir. Bu kararların alındığı toplantılara işçi ve memurlar adına kendi lehlerine işbirlikçileri çağırır işçi ve işveren birlikte karar vererek doğru bir karar verildiği konusunda algı üretirler.
Bundan sonra bu düzenin sonunun geldiği süreci yaşayacağız.
Her hileye başvurarak halkı kandırmak adına yaptıkları sonuçsuz kalacak.
Atatürk ile aldatmak dahil hiçbirine bu toplum kanmayacak. Örneğin biri çıkıp dedesinin kendi yaptıklarının üzerine örtü çekmek adına Fenerbahçe stadının adını Atatürk stadı yapacağız diye fanatizmi kullanarak bu sefer başarılı olamayacaklar. Önceki kullanılan sonra kullanılmak istenen herkesten bu toplum kurtulacak ve kendi kendini yöneteceği bir düzeni mutlaka kuracak.
Atatürk’ün dediği gibi bir kurtarıcıya ihtiyaç duyarsanız o kurtarıcı kendiniz olmalısınız.
Biz kendimizi kendimiz kurtaracağız.
Nasıl mı? Aldatan hiçbir zihniyete kanmadan cesaretle toplumu uyandırmaya devam ederek bunu başaracağız.
] Önder KARAÇAY [
Önder Karaçay~Mobbing Bank 