🗣️ Neden İyi İnsan Yetiştiremiyoruz?

Bu topraklarda din sömürücüleri on dört asırdan bu yana sakal, cübbe ve sarık ile eğitimsiz insanları kandırarak, inanç duygularını sömürerek çalışmadan ve çabalamadan başkalarının sırtından geçinirler.

Kim mi bunlar. Cemaat ve tarikatlar.

Her okulun olduğu yere bir cami ve imam boşuna mı koydular.

Cemaat ve tarikatlar hem okullardan hem de cami ve imamlardan beslendiler.

İlkokul diplomaları bile yoktur. Bir tek din satmayı çok iyi başarırlar.

Kazandıklarını bankalarda yabancı para olarak tutar, havuzlu villalarda yaşar, lüks otomobillere biner kandırdıkları ekmeğe muhtaç insanları ise sömürerek sabrederseniz öteki dünyada cennetin ve hurilerin kendilerini beklediğini söyleyerek çağdan çağa kendilerini ve sömürgeci zihniyetlerini yaşatırlar.

En büyük destekçileri ise her zaman devleti yönetmek adına temsil yetkisi alan ideolojik iktidarlar olur.

Cemaat ve tarikatların isimleri değişse bile yöntemleri değişmez.

Cemaat ve tarikatlar sosyolojik bir olgu değil emperyalizmin kullandığı devlet kontrolünde göz yumularak beslenen yapılardır.

Dinde aracı yoktur. Her insan kendi duyuncu içinde yaratan ile inancını yaşar.

Devletin dini, dinin devleti olmaz. Laiklik bütün bu olumsuzluklara karşı devleti ve toplumu korumak için vardır. Her insan inancını kendi duyuncu içinde özgürce herhangi bir baskı ve dayatmaya maruz kalmadan yaşasın diye laiklik anayasal bir güvencedir.

Emperyalizm ile işbirliği içinde olan ideolojik siyasi partilerin laikliği hedef alma sebebi budur. Cemaat ve tarikatların sosyolojik olgu olduğu yalanını yayanlarda işbirlikçi siyasi ideolojilerdir.

Din maliyeti ve bedeli olmayan tek sermayeleridir.

İdeolojik iktidarlar eğitim öğretimi bu sebeple merkezden müfredat denen gerici bir yöntemle kontrol ederek öğretmenlerin ufku geniş insan yetiştirmesinin önünü keserler.

Matematik ve fen bilimlerini bilmeyen, soru soran ve sorgulayarak insan yetiştirememelerinin en önemli sebebi hiçbir öğretmenim müfredat dışına çıkamamasıdır.

Okullar adeta toplumu bölen ideolojilere, cemaat ve tarikatlara mürit yetiştirip bunların insafına insanımızı terk eden aracı kurumlara dönüşmüştür.

Köy Enstitüleri sonrası bu ülkede hiçbir zaman milli eğitim ve öğretim olmamıştır.

Milli eğitim bakanlığı adı altında siyasetin belirlediği müfredat ve siyasetin sınırlarını çizdiği sınırlar içinde öğretmenler insan yetiştirmemek adına öğretmenlik ile alakası olmayan bir mesleği icra ederek kendilerini öğretmen bilmişlerdir.

Bunun yanlış olduğunu eğitim ve öğretimin yarısının teorik diğer yarısının uygulamalı ve serbest muftedat ile öğretmenim kişisel bilgi birikimini de aktarması eğitim ve öğretimin bir parçası hiçbir zaman olmamıştır.

Milli eğitim bakanlığı bu sebeple özek ve bağımsız bir kurum olmalıdır o bakanlığı yöneten insanları siyaset değil eğitim ve öğretim ordusunun kendi içinden liyakat esasına uygun seçilerek yapılması gerekir.

Müfredatı siyasi ideolojik iktidarlar değil devlet Anayasa’ya uygun, akla ve bilime uygun, üretmeyi bilen, hiçbir ideolojinin, cemaat ve tarikatın kendilerini kandıramayacağı insan yetiştirmek tek hedef ve amaç olmalıdır.

Bütçeden en fazla kaynak eğitime ve yine kamulaştırma yoluyla tamamı devlet yönetiminde olması gereken yönetiminin yine siyaset tarafından belirlenmediği sağlığa aktarılmalıdır.

Eğitim ve sağlık ticaret alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Öğrenci ve hasta müşteri değildir.

Bu iki alanda yapılacak devrim bu ülkenin ideolojik bataklıklardan, cemaat ve tarikatların eline insanımızın geçerek sömürge edilmesine engel olacaktır.

Aksi takdirde bu toplumun iyi insan yetiştirme ve gençleri bu ülkede tutma şansı yoktur.

Aksi doğru ise bu kadar imam, bu kadar cami, hatta bu kadar imam hatip okulları ve sayısını bilmediğimiz kadar cemaat ve tarikatlar olmasına rağmen neden iyi insan yetiştiremiyoruz?

Bu sorunun kendisi bile tek başına bir yanıttır.

] Önder KARAÇAY [