♾️ Dünya Üçüncü Paylaşım Savaşı Kapıya Dayandı

♾️ Dünya Üçüncü Paylaşım Savaşı Kapıya Dayandı

Yurtta ve dünyada barışı başlatmıştı Mustafa Kemal Atatürk.

Birileri yeniden hırslarına yenilip savaşı başlatana kadar sürdü barış. Atatürk’ün hayata gözlerini yumduktan sonra çok yakın bir zamanda dünya ikinci paylaşım savaşını Almanya ve Hitler faşizmi başlatmıştı. Sonunda o savaş Rusya’nın galibiyeti ile sonuçlanması iki kutuplu soğuk savaş dönemi başlatmıştı.

İşin ilginç yanı savaş kararı alanların savaşmadığı savaşları açıyorlar günümüz canileri.

Ukrayna işgalini başlatma kararını veren Putin’in söylemleri yine tarihi kinlerle dolu.

Stefan Zewing’in dediği gibi birisi savaş kararı gibi barış kararı almalı.

Alınmıştı o karar bir asır önce.

Durduramadı diktatörler kendilerini gençleri sürdüler namluların önüne.

Rusya’da neticede emperyalist niyetleri olan bir devlettir. Putin ise bir diktatördür.

İkincisi yetmedi, şimdi üçüncü dünya paylaşım savaşını başlatmak için ilk sıcak çatışma ve saldırganlık bir asır önce Osmanlı İmparatorluğunu parçalama ve paylaşma niyeti ortaya çıkan Rusya’dan Ukrayna’yı işgale başlaması ile geldi. Rusya yarın çıkarları gereği Amerika, İngiltere ve Avrupa ile birlikte hareket edebilir.

Bu noktaya ise Rusya’nın iştahını kabartan bu bölgede emperyalist niyetini gerçekleştirmek için saldırgan bir faaliyet içinde olan Amerika ve İngiltere’dir.

Ve

Yeteri kadar dik durmayan iki yüzlü davranan Avrupa’dır.

Bütün kanlı savaşların niyetini besleyen ve büyüten batı barbarlığıdır.

Batı emperyalizminin amacı Ukrayna bahanesiyle Karadeniz tarafından ülkemizi güneyden olduğu gibi kuzeyden de kuşatmaktır.

Yetmiş yılını dolduran nato üyeliği bizim henüz aklımızı başımıza getirmiş olmaya yetmemiş olmalı ki Rus ve Ukrayna savaşında tarafsız olarak her iki komşumuz ile iyi ilişkiler içinde olmak milli çıkarlarımız gereği iken Atlantik sistemi gereği barbar batının da yanında olmak gibi zor bir durumla karşı karşıyayız.

İkinci dünya paylaşım savaşında ülkemizi savaşa sokmadan başarı ile dengeli bir siyaseti uygulayarak kurtaran İsmet İnönü’yü saygı ile anmak boynumuzun borcudur. Cumhuriyetin başlangıç ve nato belasını başlatana kadar ki dönemi eleştirenleri ve tersine politikalar ile bugün bizi açmaza sokan batı işbirliçi zihniyetini ise tarih bugün onların yönetmesi gereken imtihanı önlerine kendi hazırlıkları ile koymuştur.

Gelin görün ki bu cephede yetmiş yıl önce Kore’ye asker kanı satan Demokrat Parti’nin tarihi hatası yüzünden nato denen saldırgan terör örgütünün bir üyesi olarak dost görünümlü bir düşman olan Amerika ve batı ile bağımız sürüyor.

Anadolu küçük Amerika olacak diyenler, Anadolu aynı zamanda nato’nun toprağıdır diyenler nedense komşularımız Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde ki bize karşı silahlı bir saldırganlığın hazırlığını görmezden gelmeyi bırakın buna destek veren politikalara alet oldular.

Dünya üçüncü paylaşım savaşı içimizde buna hizmet edenler sayesinde kapıya dayandı.

Bir asırlık bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar kendi milli savunma sistemlerini kurmak yerine önce Atlantik sistemi içinde yıkımı yaşaya yaşaya akıllanmadı bugün birde Rus savunma sistemlerini alarak iki emperyalist fil arasında kaldı.

Bu savaşın asıl hedef biziz Ukrayna bahanesidir.

Anadolu’nun Asya ile bağının koparılması amaçtır.

Türkiye Cumhuriyetini parçalamak isteyen bir asır önce Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen zihniyetler yine aynı niyetle ve farklı yüzle sahnedeler.

Yine çok işbirlikçi, yine çok hazırlıklı ve yine bizim en zayıf ekonomik dönemimiz ve kötü bir yönetime teslim edilmiş zamana denk getirilmiş olması önce hazırlanmış ve uygulamaya konmuş bir niyettir. Bunu anlamak için son yetmiş yıldır yaşadığımız darbeler, ekonomik ve siyasi krizlere baktığımızda bu niyeti çok açık ve net görmek mümkündür.

Irak, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, Ukrayna hepsi bu planın bir parçasıdır.

Kuşatılan ülke ve asıl saldırı altında olan biziz.

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin hedefe konmasının ve İstanbul’a ikinci bir su geçiş kanalı açılmasının amacı Amarika ve batı emperyalizminin Karadeniz’e istediği kadar savaş gemisi ile girmelerinin yolunu açmaktır.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile emperyalizmin karşısına yine Mustafa Kemal Atatürk dehası çıkmıştır.

O zaman Türkiye Cumhuriyeti nasıl bir dış politika uygulamalıdır?

✓ Montrö Boğazlar Sözleşmesi önce milli çıkarlarımız sonra da bölgenin huzuru için en büyük kozumuzdur.

✓ Kanal İstanbul artık tarih olması gereken gereksiz ve bizim için gelecekte büyük sorunlara yol açacak bir proje olduğu için vazgeçilmelidir.

✓ Doğu ve Batı arasında dengeli bir dış politika uygulanmalıdır.

✓ Askeri, savunma, ekonomik alanda Türk Devletleri ile Türk Birliği kurulmalıdır.

✓ Hem atlantik sisteminden hemde Rus savunma sistemlerini kullanmanın bizim için büyük sorunlara yol açacağını artık görmek ve gardımızı ona göre almak zorundayız. Emperyalist devletler bu savunma sistemleri sayesinde içimize sızma, içimizden insan devşirme, darbe, iç karışıklık, siyasi ve ekonomik krizler üreterek bize zarar verdiklerini nato örneği yeteri kadar ders olmuştur. Kendi milli savunma sistemlerimizi kurmak için ivedi bir seferlik yapılmalıdır.

✓ Emperyalist niyetleri olan devletler ve sistemlerin dayatmacı tutumları bizi bölgede kullanmaya yöneliktir. Irak ve Suriye tecrübesi bize bunu ağır bir fatura ile öğretmiştir. Amerika’da, Rusya’da, Avrupa’da emperyalist devletler ve birliklerdir.

Yurtta barış dünyada barış en doğru savunma sistemidir. Bütün insanlığı koruyacak tek sistem budur. Bütün güç dengelerini bozacak ve hizaya getirecek fikirde budur.

İnsanlığın savaş çıkartan diktatör ve emperyalist niyetleri hak etmediği gibi hiçbir çocuk savaş görmeyi hak etmiyor.

Savaşa karşı olmak insan olmaktır.

][ Önder KARAÇAY ][

About Önder Karaçay

✓ Gerçek adalet; hakkı, hak yiyenin kursağında arar. ✍️ Önder Karaçay
Bu yazı Önder Karaçay Yazıları içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın