Güçlendirilmiş parlamenter sistem söylemi ise küresel istilacı sömürgeci şirketler ve yerli işbirlikçi sermayenin lehine yarı sömürge olan ülkemiz aleyhine sürdürülebilir sömürge düzenini devam ettirme niyetidir.
Anavatan Partisi sonrası koalisyon hükümetleri ile özelleştirme emperyalizmin istediği gibi ilerlemiyordu.
2001 yılı kur krizi sermaye tarafından hem vurgun vurmak hem de özelleştirme talanının bir an önce başlaması için Kemal Derviş’i sahaya sürme operasyonuydu.
2001 yılında Kemal Derviş ile güçlendirilmiş ekonomi yalanı ile özelleştirme başladı. Talan ile ülke ekonomisi işgale uğradı. Bugün ağır bir hayat pahalılığı karşısında halk perişan durumda.
Bu faturanın en büyük sorumlusu 2002 sonrası iktidar gelen zihniyet kadar muhalefettir.
Altı siyasi parti bir araya gelmiş yirmi yıl öncekinin benzeri güçlendirilmiş parlamenter sistem adı altında halktan neyi sakladıklarını gizliyorlar?
Amaçları sermaye lehine yarı sömürge olan ülkemiz ekonomisinin sürdürülebilir sömürge düzenini devam ettirmektir.
Güçlendirilmiş ekonomi yalanı Kemal Derviş ile geldi.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem yine batıcı, natocu, liberal işbirlikçi siyasetin sermaye işbirliği dayatmasıdır.
Amaçları kitleleri inandıracak sihirli sözlerle yıkımı devam ettirmektir.
2018 yılında uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 24 Ocak kararları ile başlayan sürecin sonucudur.
En yıkıcı darbe 2002 sonrası yaşandı.
2001 yılındaki ekonomik kriz yaşamın tamamını etkilemiş ve ülke büyük bir kaosun içine sürüklenmişti. Sonuçları büyük altüstlere yol açsa da sebeplerinden birisi, 1994 yılında IMF’nin Merkez Bankası yasasında yaptırdığı bir değişiklikti. Merkez Bankası’nın o yasaya dayanarak Ecevit hükümetinin talep ettiği nakit ihtiyacını karşılamaması domino etkisi yaratmış ve IMF’den acil yardım talebi devreye sokulmuştu.
Koltuğunun altında “15 günde 15 yasa” ile gelen Kemal Derviş, “güçlendirilmiş ekonomiye geçiş” için 1980 yılında uygulanmaya başlanan neoliberal ekonomi programının temel dayanaklarından olan ve 1990’lı yıllarda kör topal uygulanmaya çalışılan özelleştirmelerin derhal yapılmasını şart koşan yasaların ivedilikle çıkarılıp uygulanmasını istemişti.
✓Güçlü ekonomiye geçiş bir mülksüzleştirme niyetidir.
Bu programı yasalaştıran ve uygulayanlar görünürde farklı siyasi partilerdeydiler ama bugün yaşanan ekonomik yıkımın sorumluluğunu birlikte taşıyorlar. Programı getiren Kemal Derviş’in ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığını yaptığı CHP ile programı uygulayan Ali Babacan’lı AKP kadroları… Zaten CHP ekonomi yönetiminin Ali Babacan’ı beğenmesinin temelinde de bu ortaklık yatıyor.
Dönemin ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı, şimdinin Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, geçtiğimiz hafta Haber Global’de katıldığı Siyaset Özel programında Senem Toluay Ilgaz, Oral Çalışlar, Nihal Bengisu Karaca ve Metehan Demir’in sorularını yanıtlarken;
✓ Elektrik, doğalgaz dağıtım şirketleri kendi bölgesinde tekel. Kendi bölgesinde tekelse, o şirketin çok iyi denetlenmesi, düzenlemenin çok dikkatli yapılması ya da o özelleştirmenin hiç yapılmaması lazım. Bir firma, özelleştirildikten sonra tekel durumuna düşüyorsa, tercihen o özelleştirmenin hiç yapılmaması lazım. Tekel, rekabetin ruhuna aykırı” diye konuştu.
Bu siyasi ikiyüzlülük karşısında ise oradaki kimse de çıkıp “Yahu bugünkü ödenemez büyüklükteki faturaların nedeni olan 2004 yılındaki özelleştirme kararlarının altında ve 2013 yılında yapılan satışların altında sizin imzanız var Sayın Ali Babacan. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Başbakanı da Ahmet Davutoğlu değil miydi?” diye soramadı.
Üstelik bu isimler, bu özelleştirmeleri yalnızca yapanlar değil, bunu yaparken çalınan çırpılanları ortaya koyan raporların TBMM’ne gelmesini engelleyenlerin ta kendileri. Satılan şirketlerin denetlenmesini de özel sektöre devrederek tamamen başı boş bırakanlar da aynı kişiler.
Tüm bu yıkıma yol açan yasaları çıkarıp uygulayanlar şimdi çıkıp bir araya gelmiş ve aşağıda ki açıklama ile kurtarıcı rolüne soyunmuşlar.
“Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. Toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artarak etkisini ağır bir biçimde göstermektedir. Bu krizin en önemli sebebi kuşkusuz, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ adı altında uygulanan keyfi ve kural tanımaz yönetimdir.
Bu yolu açan Cumhuriyet Halk Partisi aynaya bakarsa Cumhurbaşkanının siyasi yasağını kendileri kaldırdı. Ekmeleddin İnsanoğlu’nu aday göstererek seçilmesini sağladı. Asıl suçlu Cumhuriyet Halk Partisidir.
✓ Güçlendirilmiş ekonomiye geçiş programı elimizde ne var ne yoksa kaybetmemize neden olan yolu açmıştı.
✓ Güçlendirilmiş parlamenter sistem programı da tam kitlelerin karanlıktan bıktığı ve çıkış için yeni seçenekler aradığı bu ortamdaki gümbürtüden yararlanıp eşit, özgür insanca yaşam umudumuzu elimizden alabilir.
Millet ittifakı millet adına eğer bir programı varsa o da kamulaştırma ve devrim olmalıdır. Bunun haricindeki her süslü söylem emperyalizmin yeni yüzüdür.
][ Önder KARAÇAY ][
-
Mahşer Tufanı Sonrası Yaşananlar // Firavun Sonrası Son İbret Canlı Helak // Önder Karaçay
Son Yorumlar
Arşivler
- Haziran 2024
- Mayıs 2024
- Nisan 2024
- Mart 2024
- Şubat 2024
- Ocak 2024
- Aralık 2023
- Kasım 2023
- Ekim 2023
- Eylül 2023
- Ağustos 2023
- Temmuz 2023
- Haziran 2023
- Mayıs 2023
- Nisan 2023
- Mart 2023
- Şubat 2023
- Ocak 2023
- Aralık 2022
- Kasım 2022
- Ekim 2022
- Eylül 2022
- Ağustos 2022
- Temmuz 2022
- Haziran 2022
- Mayıs 2022
- Nisan 2022
- Mart 2022
- Şubat 2022
- Ocak 2022
- Aralık 2021
- Kasım 2021
- Ekim 2021
- Eylül 2021
- Ağustos 2021
- Temmuz 2021
- Haziran 2021
- Mayıs 2021
- Nisan 2021
- Mart 2021
- Şubat 2021
- Ocak 2021
- Kasım 2016
- Ekim 2016
- Eylül 2016
- Ağustos 2016
- Temmuz 2016
- Haziran 2016
- Mayıs 2016
- Nisan 2016
- Mart 2016
- Şubat 2016
Kategoriler
Meta