🎯 Kurban Bayramı Diye Bir Bayram Olabilir mi?

Yoksa bir kültür veya geleneğin bayram halini almış hali midir?

Her taşın altından arap ve yahudilerin ortak ataları çıkar.

Hikaye bu ya.

İbrahim oğlu İsmail’i kurban etmek ister.

Gökten Koç gelir.

Araplar çok iyi hikaye uydurur, Farslılar çok iyi hikaye anlatır, Türkler dine bulaştıkları günden bugüne her masala en iyi kanan ulus oldular.

Oysa gerçek şudur.

Peygamber Hz Muhammed zamanında hacca gelen misafirlere deve keserek et ikram edilirmiş.

Bunu görenler bu yerel geleneği kültürün bir parçası olarak dinin bayramı yapmışlar.

İsmail hikayesi de eklenince gök bağlantısı ile Türkler hedef alındığı çok açık ve net.

Son yirmi yılda dinle aldatanlar bir siyasi ideoloji dini bayramlara bayram ikramiyesi adı altında bu kültür yaşasın diye devleti dine alet etmeyi de başardılar. 1000₺ ile başlayan ikramiye 3000₺’ye çıkmış. Nedense din ile aldatmak işe yaramıyor diye artık zamda yapmıyorlar.

Dinin siyasete, devletin dine alet edildiği her toplum zulüm yaşar gerçeği hiç değişmiyor.

Bu sebeple diyoruz ki devletin dini, dinin devleti olmaz.

Kurban diye bir bayram yoktur.

Sonradan kurumsal bir yapı almış uzun tatil olanağı ve bayram ikramiyesi rüşveti sayesinde bakalım ne kadar daha yaşayacak.

Kimse kurban kesecek olanağa sahip değilse bu bayramın da yaşama olanağı kalmadı.

Herkesin inancı kendine.

Herkesi müslüman diye bir kimliğe zorlama bir dayatmanın sonu budur.

Kimliksiz kalmak tehdidini içinde yaşatır.

Ortadoğu her konuda bataklık bir kültürdür.

Bize en çok zararı veren kültür olup sonları yaptıkları ile gelmiştir.

Kurban bayramı Ortadoğu kültürüne ait bir gelenek.

Hacca giden insanlara deve keserek et ikram etmek zamanla et bayramı yapılmış.

Arkasında RANT zihniyeti var.

Bugün bakın tarikat ve cemaatler hiçbir vergi ödemeden kurbanlık hayvan ticaretini kurban hizmeti adı altında para çoklamak amaçlı kullanıyorlar.

Siyaset desteğini esirger mi?

Şeker ve et bayramı adı altında bu düzeni desteklemek ve bu bayramlara olan inanç sarsılmasın diye bayram ikramiyesi dağıtmaya başladı.

Çağrı Dörter’in kurban ile ilgili paylaşımında ufuk açan çok ilginç bilgiler var.

Paylaşımında kurban ile ilgili diyor ki;

✓ Kurban; kurabiyet (yakınlık) kurdurana denir.

✓ Günlük yaşamın sığ açıklarıyla tatmin bulmak isteyen tarafını kesip atınca kurban verilmiş olur.

✓ İşi gücü diğerlerini (yakınlarını) kontrol etmek isteyen hastalıklı yanını kesip atınca olur.

✓ Mutsuzluk ve tatminsizlikten başka bir şey getirmeyen hırs hastalığından kurtulunca olur.

✓ Sürüngen beyni besleyen dedikoducukuk ve kusur bulmak ahlakından çıkıp, hastalıklı kibrine veda etmekle icra edilir.

✓ Yiyip içip dışkılamak dışında gerçek bir anlam üretmeyen ve hayvani güdülemenin dışına çıkmayan nefsi kendine getirmek ile yaşanır.

✓ Yoksa; ben bunlarla uğraşmayayım. Kütük gibi aynı kalayım. Periyodik olarak da ucu bana dokunmayan bıçaklar ile de hayvan keseyim.

✓ Bunun yanıtı ise sözde inandıkları dinin ayetinde:

Kestiklerinizin ne etleri ne de kanları o’na ulaşmaz.

İbrahim İsmail koç masalları ile büyütülmüş bir topluma gelin bunu anlatın.

✓ Ayet ile devam edelim. Bunlara yanıtı çıkarlarına alet ettikleri din ile verelim:

O’na ancak hayra yönelik (Salih) amelleriniz ulaşır.

Para ve güç dinine tapanlar bundan ne anlar?

✓ Özetle; kurban etme ibadetinin aslını kendine dokunmadan beleş puan almakla karıştıran her nefs ancak kendini kandırır.

Tarihin en büyük devleti ve ulusunu bile kendi hırslarına kurban etmek istediler.

Türk ulusunun inanç ve ahlak anlayışını hiçe sayarak.

Kurban Bayramı zamanlarında et yiyemeyen diğer zamanlarda dinini yaşayamayan ve siyasi sömürü baskısını din diye dayatanlar tarihin her devrinde sorgulanmış ve tarih olmuşlardır.

] Önder KARAÇAY [

About Önder Karaçay

✓ Gerçek adalet; hakkı, hak yiyenin kursağında arar. ✍️ Önder Karaçay
Bu yazı Önder Karaçay Yazıları içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın