🎯 24 Ocak Kararları / Sermaye Yararına Talanın Başladığı Tarih 🎯

🎯 24 Ocak Kararları / Sermaye Yararına Talanın Başladığı Tarih 🎯

Eğer 24 Ocak kararları alınmamış olsaydı 12 Eylül 1980 askeri darbesi olmazdı.

Bu kararlar siyasi partiler yasası için darbeye ihtiyaç duyuyordu. Siyasi partilerin tek kişi dayatmasına emanet etmenin yolu buydu.

Bu kararların tümü tefeci bankacılığa hizmet edecekti.

Krizler ile vurgunların vurulduğu dönemi başlatacaktı.

Bu kararlar milli üretim ekonomisine son vermekti.

Nitekim öyle oldu. Borsa, faiz ve döviz üçlüsü arasında toplum adeta kıskaca alındı.

Üç beş işbirlikçi kodaman yararına kumar ekonomisi için o kararlar ile adım atıldı.

İşbirlikçi birileri zengin edilerek geriye kalan herkesin sömürge edildiği bir düzenin kurulduğu anlamına geliyordu.

2001 yılı kur vurgunu ile bir gecede serverlerine servet katan komprador burjuvaziye bu vurgun yetmiyordu. Mobbing Bank kitabım ile bunu yapan holding bankalarını ihbar etmeme rağmen hiçbir savcı bunun üzerine gidip Türk ulusundan çalınan parayı geri almadı. Biz geri alana kadar mücadele edeceğiz.

Her istediklerini kandırarak yaptırabilecekleri dini çok iyi kullanan ve iktidar açlığı içinde olan Atatürk, laiklik ve Türk ulus düşmanlığı üzerine siyaset anlayışı medya terörü desteği ile 2002 sonrası iktidar yapıldı.

Son yirmi yılda 24 Ocak kararlarının nihai niyeti dini siyasete alet eden bir siyasi parti iktidar oldum her istediğimi yaparım ile her suçu işleyerek bu kararları en vahşi şekilde uyguladı.

Amaç özelleştirmeler ile ekonomiyi üretimsiz ve batılı sömürgeci güçlerin şirketlerinin ve yerli işbirlikçi sermayenin şirketlerine peşkeş çekmek ve onların yararına işgale uğratarak tam bağımsızlığı kaybettirmek ve her alanda bağımlı bir ülke haline getirmekti.

Bugün bunu başardılar.

Merkez Bankası başkanı bile CFR bağlantılı birine teslim edilmek zorunda kalındı.

Bu arada nas ve kur korumalı mevduat vurgunları devam etti.

Borcu borç ile çevirmenin de bir sonu var.

Karşılıksız para basma balonu patlayacak ve bu bedelin Türk ulusuna ödetilmesi için ikinci bir Kemal Derviş’e ihtiyaç vardı. Onu da parça parça buldular.

2002 yılına kadar tefeci bankalar Türkiye Cumhuriyeti hazinesini dolaylı olarak Türk ulusunu devlete para satarak dolandırıyorlardı.

2002 sonrası Türk ulusunu kandırarak bankaların yüzde sekseni yabancılara satıldı. Ve bankalar direk halkı borçlandırmaya başladılar.

Bunu ise halka IMF’ye borcu olmayan ülke olarak pazarladılar. Oysa yerli şirketler ve halk daha fazla borçlandırılıyor, tasarruflar eritiliyor, toprak ve mülkler ipotek yoluyla bu tefeci bankaların eline geçiyordu.

Bankalara kaynak aktarmanın bir başka yolu inşaattı.

Bu geri dönüşü olmayan ölü yatırım ile zengin daha zengin fakir daha fakir hale getirildi.

Bu konut stoğunu bugün yabancıya yurttaşlık satışı yaparak demografik yapı değişikliği ile gelecekte bizi büyük tehlikeye atacak bir toplum yapısı oluşturuyorlar.

Ne yaparlarsa yapsınlar artık deniz bitti. Satacak bir şey kalmadı. Türk ulusunun canı ve toprağı Anadolu dışında hiçbir şey kalmadı.

Kurtuluş bir tek kuruluş ayarlarına geri dönmeye bağlıdır.

Bunun için kamulaştırma yapmak dışında bir çare yoktur.

Özelleştirilmeleri yapanlar bunun büyük bir yanlış olduğunu itiraf ederek kamulaştırma kararları almak zorunda kalacaklar.

Milli üretim ekonomisinin ilk katilleri Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Kenan Evren’dir. Sonrası yaşanıyor.

] Önder KARAÇAY [

About Önder Karaçay

✓ Gerçek adalet; hakkı, hak yiyenin kursağında arar. ✍️ Önder Karaçay
Bu yazı Önder Karaçay Yazıları içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın