🎯 Zulüm İlk Çıktığı Adrese Geri Döner ve Başlatanı Bitirir 🎯
Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk tarafından kundura fabrikası yapılmış İstanbul boğazının en güzel yeri.
Banka buraya ekonomisi bu fabrika kapatıldığı için çökmüş bir yer olduğu ve beni başarısız yaparak benden kurtulmak için tayin yaptı.
En ufak bir taviz vermeden iki yıla yakın çalıştım.
Bir taraftan işimi yaparken bir taraftan da bu düzeni nasıl yıkarım onun planlarını yapıyordum.
Beykoz’u tanımak için ilk işim bir hafta sonu insanların tuzağa düşürüldüğü ileride bununla ilgili ilginç durumlar yaşayacağım bir mezara ziyarete gittim.
Çok uzun bir mezar. Bir insan boyu değil üç insan boyu kadar var. Peygamber Yuşa’nın mezarı yazıyor üzerine.
Bunun farklı amaçlar adına bir düzmece olduğunu ilmi sır ile öğrenmiş biliyordum.
İnsanlar dua ediyor taşını toprağını adeta yalıyordu.
İğrendim o insanları görünce.
Sonra mehdi mesih deccal yalanını yazdım.
Dijital peygamberler devreye sokuldu iyice sapıttılar.
Daha önce tuzak olarak yerleştirilen tablo yazı bulanlar bunları yoruma başladı.
Dinler tarihini değiştirecek bilgiler falan.
Oysa gerçek bilgileri ilmi sır ile alıyor bunlara tuzaklar hazır ediyordum.
Neticede Yuşa mezarından oldu o mezarı yalayan herkes hayal kırıklığı yaşadı.
İsa hiç yaşamıyor oldu.
Oynak din yok oldu bitti gitti.
Din üretim ve din üzerinden sömürge üreten emperyalizmin bütün foyasını boyasını döktüm.
Başka tuzaklar da kurdum.
Onların başka hileli yönlerini günü geldiğinde bitirecek.
Çılgına dönmüş durumdalar şu anda.
Merak ede dursunlar.
Yaşattıkları zulmü yaşaya yaşaya boşa çıkıyor ve bitiyorlar.
Beykoz’da bir başka yaşadığım ilginç durum.
Türk Silahlı Kuvvetleri Boğaç Komutanlığı vardı.
Sık sık giderdim bu karargaha.
O günlerde askerde dinleme endişesi vardı.
Hiçbir komutan telefon taşımıyor, kullanmıyor ve bu konuda büyük bir rahatsızlık duyuyordu.
Bu durumdan bende çok rahatsızlık duydum.
Hatta ben telefon kullanacağım zaten banka mecburi telefon dağılmıştı.
Buna şiddetle karşı çıktım. Siz Türk ulusunun ordususunuz kendi yurdumuzda dinleme olsa bile kimseden çekinmeden karşınıza ne koyarsa koysunlar direnin yaptığınız her yanlış ya da doğru arkasında ölümüne durun diyordum.
Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ ne yazık ki bu dirayeti gösteremediği için ordunun sır bilgileri kozmik odadan alındı.
O zaman evrenin kozmik bilgileri bana akmaya devam ediyordu.
Yapsınlar, suç işlesinler sen gözlem yap suç kaydı tut.
Birgün hepsinin altında hepsi kalacak diye iç sesim beni uyarıyordu.
Mahşer tufanında nitekim öyle oldu.
Yine birgün odamda çalışıyordum Beykoz adliyesinden bir savcı geldi. Benimle muhabbet etmeye başladı. Niyet okuduğum için neden geldiğini biliyordum.
Birileri onu yönlendirmişti.
Çok açık veriyorlardı.
Bu zihniyetin gerçekten niyetine uygun açık vermeden kötülük adına da olsa görevini yapamaması beni çok rahatlatıyordu.
Birgün bana kendini ele veren soruyu sordu.
Nerede otuyorsun dedi.
Dinleme ve takip amaçlı sorduğunu anladım.
Bir Cumhuriyet savcısı birisinin adresini bilmez mi?
Teyit etmek amacıyla sorduğunu anladım ve adresi söyledim.
O savcı kendini biliyor.
Hala görevde mi bilmiyorum.
Bunun resmi takip ve dinleme kayıtları istenirse çıkar ortaya.
Mobbing davası bunları açığa çıkarmak için açıldı.
Mahkeme davası görülür iken bu tür konuların üzerine hiç gidilmedi.
Banka bana karşı suç işlerken kendi sonunu getirecek kararı verdiğini bilmiyordu.
Onları koruduğunu söyleyen o gizli istihbarat onlara biz sizi koruruz diyorlardı.
Bunun davasının beşeri mahkemede görülemeyeceğini bir tiyatro oynanacağını biliyordum.
Anayasa mahkemesine kadar götürdüm orada da bu tuzağa düştüler bankayı korumak adına reddettiler.
Gün gelecek o hakimler sanık olacaklar. Onları kullananlar ile birlikte.
Bundan bir kaç ay sonra 11-12 Eylül 2012 günleri imza ve tebliğ yapıldı.
11 Eylül 2001 bize savaş açıldığı gündü.
12 Eylül 1980 bugüne hazırlığın başlangıç günü olduğu için ilahi tuzak onlara bu tarihi intikam alıyorsunuz diye seçtirdi.
Kendilerini bitirecek Türk gücünü bilmeden büyütmek görevleri gereği yapmak durumunda kaldılar.
Sır içinde sırlar vardı.
Hala var.
Bak yola gelmiyor söz dinlemek yerine pislik dedikleri Cumhuriyet Halk partisini yeniden aldatarak yeni bir tuzak hazırlıyorlar.
Çorap söküğü gibi söküyorum yerleşik zulmü.
Açık kart zihniyet savaşı bu.
Beyin savaşları komutanı bilgi ordusunun başında.
Dikkat ‘bilgi ordusu’ dünyada ilk kez şu anda yazıldı.
Fazla bilgi yük diyen şer paralı askerlerini kitle imha silahı medya aracılığıyla sahaya sürdüğü için devreye sokuldu.
Karşılarında ki gücün hala farkında değiller.
Berkoz anlatmakla bitecek gibi değil. İki yılda bir ömürlük bilgi topladım.
Buraya tayinimi de yine kendilerini kendi kararları ile bitirmek için yaptılar.
.
Bana neden zulüm ediyorsunuz dedim. Mobbing uygulamayın açık açık uyardım. Yinede uyanmadılar.
Bunlar bana ileri de koz olacaktı.
Onlara bir oyun daha oynadım.
Çalışır iken takip ettiklerini e-posta yazılarımı okuduklarını bildiğim için mobbing ile ilgili bir avukata bana destek olması için olamayacağını bildiğim halde yazdım.
Bu bankaya ulaştırıldı.
Siyaset+ sermaye ve gizli istihbarat ve cumhuriyet savcısının hukuksuz dinleme ve izleme takibi ile birlikte suç işlediler.
Bedelini mahşer divanında muhakeme edilerek ve yaşattıklarını insanlığın huzuruna kurduğum akıllara durgunluk veren direniş ve yargılama yöntemi ile ödüyorlar.
Tarihi derinliği olan Anadolu ve tarihi derinliği olan Türk ulusuna karşı kurulan kumpas yüce adaletin yaşattığı Türk ve sırrı ile yok ediliyor.
O avukatın kitabım çıktıktan sonra ortaya çıkaran davanı ben takip edeyim demesi kabul etmedim sonra sen bu banka ile başa çıkmazsın adamın kolunu bacağını keserler tehdidi o telefon görüşmesi ile kayıt altına alındı.
Sürekli suç işletiyor ve kaydını tutuyordum.
Bir gün yine bir yurttaş geldi.
Hazine arazisi üzerine ev yapmış. 1994 yılında bu zihniyet iktidar olmak için bu yurttaşlara bize oy verin yarın size tapu vereceğiz sözü vermiş.
Sonra Beykoz belediyesi her ay düzenli para ödemesi yapıyormuş 2b yasası ile satış için yeniden para istedikleri içinde kredi için gelmişti.
Birincisi dedim sen hazine arazisini işgal ettiğin için suçlusun. Kullandığın yıllar boyunca işgaliye bedeli ödemek zorundasın. Bu sebeple kredi veremem. İstenen kredi tutarı çok yüksek olduğu için asıl gerçek Beykoz belediyesinden aldığın paraya burayı yine haksız yere satmışsın dedim.
Yurttaş doğru mu söylüyorsun dedi.
Yakında burayı elinden alacaklar dedim. Bir kaç gün sonra baktım belediyenin önünde slogan atıyor. Bir inşaat firmasına vermişlerdi. Sen her söylediğinde haklıydın dedi. Bizi aldattılar dedi.
2b tüm yurtta paraya dönüştürüldü.
Bunun birinci bedelini bu toplum 6 Şubat depreminde bu kötülüğe destek verdiği için ödedi.
Bu zulmü bu toplum devrim ile bir an önce bitirmez ise yetişmiş beton çıbanlar alt üst olacak Anadolu da.
Altında kim kalacak?
Biz İstanbul’a kötülük ettik diyenlerin o gün sonu olacak.
O gün belki yarından da yakın.
Devrim ve kamulaştırma kararı almak yerine bu sonu tercih etmek için çabalıyor.
Seçim hilesi ile ilgili de geçmiş yıllarda bir uyarı yapmıştım.
Elli dört milyon seçmen için beşyüz milyon oy pusulası basmak on kere seçim kazanmak demek demiş hatta sandığa gelenlerin üst araması yapılması gerektiğini yazmıştım
Yeniden hatırlatmakta fayda var.
Bakarsınız bir Cumhuriyet savcısı çıkar bugün bu rezaleti ortaya çıkartır.
Üniversite sınavına girecek yavruların üst araması yapan devlet nedense ülke yönetimi söz konusu olunca bu tür bir arama hassasiyeti neden göstermiyor?
Biz Türkler kimse ile pazarlık yapmayız kimin ne yanlışı varsa ortaya koyarız Türk ulusu tartar ve kararını verir.
Adalet ve demokrasi işte budur.
〽️ obbing Bank Türk Fırtınası diyor ki;
İlk cümle
✓ Zulüm ilk çıktığı adrese geri döner ve zulmü başlatanı bitirir. (Sır şifreli yazıldı)
14 Mayıs 1950-14 Mayıs 2024 başlangıç ve bitişi.
Önder Karaçay
Önder Karaçay~Mobbing Bank 