🎯 Beklentisini Ölçülü Bir İlkeyle Yaşatma Ahlakı 🎯

🎯 Beklentisini Ölçülü Bir İlkeyle Yaşatma Ahlakı Nedir? 🎯

Yaşananlara bir bakalım. Çok uzağa gitmeye gerek yok.

En iyi laboratuvar yaşandığı zaman anlaşılmayan yakın ve içinden geçilen tarihtir.

Zaman geçmez kendini tekrar eder. Zamanın içinden geçen ve o zamana anlam veren biziz.

Anlamı yaptıklarımız ile veririz.

Ölçülü beklenti ahlakı nasıl ortaya çıktı?

Beklentisizlik makamına bir Türk insanlık ve adaleti yaşatma adına bir yaşam mücadelesi vermeye kimsenin haberi olmadan başladığı gün başladı.

Bugün beklentileri bitmeyenleri doyurmayan dünya düzeni yıkılıyor ise sebebi kendileri olup suçu beklenti ölçüsünü yeryüzüne ibret ile gönderen yüce yaratana atamadıkları için nereye atsalar ellerinde patlayacağı için bitmiş bir şekilde sürüncemede zulüm etmeye devam ediyorlar.

Bu ülkenin sorunu Anayasa değildir.

Cumhurbaşkanı ölene kadar Cumhurbaşkanı olarak mı görev yapmak istiyor?

Bir kişinin istekleri mi geçerli yoksa tüm Türk ulusunun mu?

Bu konuda ölçü ne olmalıdır?

Kendini kurtarmak için Anayasa değişikliğine ihtiyaç duyanlar ile kendini kurtarmak için Fenerbahçe’ye sarılan hödük anlayış hiç değildir.

Lümpenlik artık mide bulantısı yapar hale geldi.

Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanı’nın yola çıktığı ilk ilkeden uzak kendini bir kez daha seçtirmek için işbirlikçi muhalefete her türlü tavizi verir gibi yaparak ve aldatarak saklı niyetlerine uygun bir çaba içinde debelenip duruyorlar.

Irkçı terör partisini kayyum atama tehdidi ile hizaya getirmek istiyor.

Sağ ve muhafazakar olan diğer her parti çantada keklik. CHP’nin durumu içler acısı.

Devrim diyemiyor, kamulaştırma diyemiyor.

İçinde çünkü bilderberg ve chathaum house cemaatinin adamları veya zihniyeti hakim durumda.

Atatürk için oy verenler de oy vermeyecek.

Siyasetin toplam oyu yüzde 35 yok. Karşılarında ki güç on yıl önce yüzde on iken bugün yüzde 65’e çıkmış.

Bu ekonomi yüzde 35 çıkar grubunun aymaz tutumu bu şekilde iken bu haliyle sürdürülebilir değildir.

İktidar kaç kere üç kere seçilme hakkı ilkesi getirip hiçbirine uymadı.

Bu ilkesiz tutum yaşama tutunabilir mi?

Kalıcı olma olasılığını kendi ilkesiz tutumu yok ediyor.

Tadında bırakmak daha fazla zarar vermemek bir ilkedir.

Aynı yanlısı o yanlısı üreten ile çözüm bulmak mümkün değildir.

Yirmi yıl süren bu ilkesiz tutum bugün kendi kendini yok ediyor.

Farkındalık olsa ilkeli davranır bizim sorunumuz ne der kendisi ile yüzleşme yapar ve doğru olan neyse kendi geçmişin ile ters düşen bir durum olsa da doğrusu budur der ve yola gelir.

On yıl önce bu siyaset ve sermaye ortaklığı zulme kitap ile muhtıra verirken kamulaştırma yapın kurtulun dedim.

Tam tersine gittiler ve bittiler.

Yaşamın içinde insanın kendine ettiğini kimse edemez.

Eden kendi kendine belasını bulur ilkesi işledi ve kendi sonlarını kendi ilkesiz liyakat yoksunu herşeyi ben bilirim inadı yüzünden en büyük kaybı Türk ulusuna ödetmeyi de bir maharet gibi takdir görmesini bekliyorlar.

Yarın insanlar gıda yerine beton veya taş mı kemirerek yaşayacaklar? Her yere beton döktünüz. Tarlalar apartman fabrika yerlerini ithal mal pazarı plaza yaptınız.

Gidişat onu gösteriyor!

Çiftçiye mazot desteği verdiğinizi sanıyorsunuz insanlar şehirde özel otobillleri için yakıt alıp kullanıyor o desteği.

Planlama ve denetleme yok.

Raf etiketi kontrol ederek ekonomi düzelmez.

Üretici ve tüketici arasında ki komisyoncu hırsızlığa son verir bu işi belediyeler ve tanzim düzeni ile raylı sistemler ile taşır ucuza maliyet halka ulaştırır iseniz o zaman ucuzlar.

Tefecilere, komisyoncu tacir ve tüccara zarar gelmesin üretici ve tüketici ne olursa olsun derseniz olacağı budur.

Ya kamulaştırma yapar planlı kamu üretim ekonomisine geçersiniz ya da bunu yapanlar eninde sonunda toplum içinden çıkaracak ve gelecek.

Kendi adına hiçbir beklentisi olmadan insanlığın son ibreti mahşer tufanı ve canlı ölüler ibretini yaşatan ahlak ilke ve ölçü koydu.

Ya uyar siz yaparsınız ya da buna uygun yapacak olanlar gelir yapar.

Yaşam çok yaratıcıdır.

Ürettiği zulmü yok edebilecek kadar.

Yaşamdan gücünü almayan yaşama güç veremez.

Başka niyetlerin gücüne güvenen gün gelir destek kesilir ve ortada kalır.

İnsanın kendisi dışında olanların varlığını görmemiş olması onlara saygı duymamış olması onların da bir fikri ve çabası olduğunu görmemiş olması en büyük toplum hastalığıdır.

Sürekli ben kazanacağım zihniyeti çok tehlikelidir.

Çünkü bindiği dala kaybettirenler bu şekilde sürekli kazanır.

Dal kalmadı artık.

Kendinizden başka suçlayacak kimse kalmadığı gibi.

2002 yılında ilk sözünüz siyasi partiler yasasını lider sultasına son vermek için değiştirmek olacak dediniz.

Yirmi bir yıldır bu söz tutulmuş değil.

Hala Anayasa değişikliği diyorsunuz

Belli ki kendinizi kurtarma anayasası yapma gayreti içinde hareket ediyorsunuz.

Bu ülke sizi kurtarma ülkesi mi?

400 vekili verin yoksa görürsünüz tehdidini unutmadık!

Yarın bu tür bir tehdit ile sakın bu toplumun karşısına çıkmayın.

Saray bile dar gelir.

Toplumdan zaten kopuk yaşıyorsunuz. Sayısızca koruma ile kimden korkuyorsunuz? Kimsenin içine çıkamadan öyle nasıl bir yaşam sürüyorsunuz!

Doğrusu ben böyle bir yaşama katlanamam.

Toplumu tefeci bankalar ürettiğiniz muhtaçlık ile inim inim inletiyor biliyor musunuz?

Gücü yeten gücü yeteni eziyor biliyor musunuz?

Saray ve tüm eseriniz yirmi bir yılda budur.

Hala ilke ve adaletten mi bahsediyorsunuz!

Gençler uyuşturucu ve zehirli ambalajlı gıdalar ile obez oldular biliyor musunuz?

Uyuşturucu bu ülkeye nasıl giriyor siz neden bilmiyorsunuz? Biliyorsanız neden önlemiyorsunuz?

Geçen gün yazdım on yıl önce okulun etrafını polisler sarmış.

Sordum öğrencilere uyuşturucu vermesinler diye tedbir alıyoruz dedikler.

Uyuşturucu buraya kadar nasıl geliyor dedim biz emir kuluyuz bilemiyoruz dediler.

Bütün yetkileri elinde tutan siz bilmeyecek ise kim biliyor bunu?

Tüm çocuklar bizim çocuklarımız değil mi?

Neden onları koruyacak tedbirleri ülkenin sınırlarında ülkeye girmeden almıyorsunuz?

Sınırda mayınlar bunun için mi söküldü?

Biz mülteci ithalatı için biliyorduk!

Sorumlu yurttaş olarak soruyorum.

Ülkede sorumlu gazeteci ve medya kalmadığı için soruyorum.

Önder Karaçay

About Önder Karaçay

✓ Gerçek adalet; hakkı, hak yiyenin kursağında arar. ✍️ Önder Karaçay
Bu yazı Önder Karaçay Yazıları içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın